Lütfen bir dil seçiniz.
Geri Dön

Metropolün Ortasında Yeşil Bir Cennet: Hyde Park

Londra gibi büyük bir metropolde yaşayan insanlar günlük hayatın stresinden bunalarak sıklıkla bir kaçış noktası arıyorlar.

metropolün ortasında yeşil bir cennet: hyde park
Kategori
İlham Veren Fikirler

Londra gibi büyük bir metropolde yaşayan insanlar günlük hayatın stresinden bunalarak sıklıkla bir kaçış noktası arıyorlar. Londralıların bu karmaşadan kurtulmak için başvurdukları en önemli yer Hyde Park olarak biliniyor.

Yeşil bir cazibe merkezi olan bu park, Londra’nın en büyük parklarından biri olarak şehrin merkezinde yer alıyor. 142 hektarlık bir alanı kaplayan park içerisinde dört binin üzerinde ağaç, büyük bir göl ve çiçek bahçelerini barındırıyor. Ayrıca yüzlerce sincap, kirpi, kaplumbağa ve kuşa da bu doğal ortam ev sahipliği yapıyor. Hatta yer yer tilkilerle bile karşılaşmanız olası.

Park, 1536 yılına kadar Westminster Abbey keşişlerinin himayesinde kalmıştır. 1536 yılında Kral VIII. Henry tarafından el konularak kraliyet ailesinin avlanma alanına dönüştürülerek 17. Yüzyıla kadar halkın kullanımına kapalı halde tutulmuştur. Ancak1637’de Kral I. Charles’ın kararıyla halka açılmıştır.

Hyde Park şehrin en eski parkı olarak biliniyor ve halka açıldığından beri protestolar, konserler, festivaller gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Park, bazı Kraliyet etkinlikleri için de tercih edilen bir konum olma özelliği taşıyor. Kraliyet için önem arz eden özel günlerde yapılan silah selamlaması Londralılar tarafından takip edilen bir etkinlik olarak dikkat çekiyor.

Park, sadece bir park olmanın ötesinde içinde birçok özgün mekân barındırıyor. Bunların arasında; Serpentine Gölü ve Serpentine Köprüsü, protestolara ev sahipliği yapan Speaker’s Corner, Princess Diana Çeşmesi ve Achilleus Heykeli bulunuyor. Bunların dışında birçok çeşme, heykel ve anıt bu parkın sınırları içinde ziyaretçileri karşılıyorlar.

Parkta yer alan 104 farklı türdeki dört binden fazla ağaç yılda yaklaşık olarak üç ton havayı kirleten partikülü ortadan kaldırıyor ve dört bin metreküp dolayında karbondioksiti havadan temizliyor ve oksijene dönüştürüyor. Yine bu doğal ekosistem sayesinde üç bin beş yüz metreküp kadar yağış suyunu da şehrin yaşam kalitesini bozmadan kentin direnajlarına aktarıyor.

Londra’daki ağaç popülasyonunun yaklaşık %40’ını barındıran Hyde Park, kentin karbon salınımını azaltan tüm kapasitenin de neredeyse %76’sını sağlıyor. Kısacası Hyde Park sadece bir park değil, kentin çevre sorunlarına da çözüm getiren devasa bir doğal yaşam alanı. Ekonomik bir projeksiyon çıkartıldığı zaman bu çevreci katkılarının mali değerinin yüz milyonlarca Poundluk yatırıma denk olduğu raporlarla belirlenmiş durumda.

Ahşap Yüksek Yapı: Oakwood Timber Tower önceki
Bauhaus School and Today's Understanding of Design sonraki